Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dikkat etmem gerek. Bırakırsam kendimi, iki yürek boşluğa düşecek. Her aşkın biri, akıllı tarafta olmalı. Ötekisi zaten coşkun, deli
An an yaşandı, ölme ihtimaline giden saniyeler. Ne zor, gitme duygusu ve her şeyin birazdan sonlanacağı ihtimali. Ölüm pasif olarak gelmiyor can'a.
Reklam
Öyle inanmışız ki, keyfi yasak düşüncesine. Bu ülkede konan her yasağın nedensiz ve anlamsız olduğunu peşinen kabullendik yıllar yılı. Bir arkadaşım geçen gün güzel bir laf etti. Vasiyet etmiş oğluna, öldüğümde mezar taşıma yazın, yazın ki görsün herkes: “Bu adam, her şeyi yaşadı en güzelinden, ama hiç memnun kalmadı devletinden.”
Yani 90'lı yıllar dünya konjonktürüne kurban gitti. 80'li yıllarsa, bizim iç dinamiklere... Alevi Sünni, sağ-sol çatışmasına... O yılların hikayesi, tüm öykülerden çok farklı. Nice istikballer kayboldu, nice canlar gitti hiç uğruna. Kazanan ise, kocaman bir hiç.
Düşünüyorum da şöyle, ne büyük krizlere kurban gitti bizim ömrümüz. Ne büyük şeyleri kaybettik biz krizlerde. Her birinin ardından, bir silindir geçti sanki üzerimizden. Moral değerler kalmadı ve toplumsal birlikteliğe ilişkin duygular da, ezildi gitti o silindirin altında.
Bir noktaya kadar stabil olacağı düşünülen hayat, beklenmedik gelişmelerin ardından değişebiliyor. Neyin arkasından, nasıl bir şeklin geleceğini kestirmek güç bu yüzden, yarınları satın almamalı bugünden.
Reklam
"Dünyada yapılacak en mühim şey, göklerde uçmaktır." diyerek bir caminin damından kendini aşağı bırakan ve bir müddet uçtuktan sonra düşerek hayatını kaybeden İsmail Cevheri, tam bin yıl önce 1002 tarihinde Nişabur'da gerçekleştirmişti ilk ve son denemesini. Kayıtlara, ilk Türk hava şehidi olarak geçti.
Türkistan'da Aşk 1
Biraz da yorgunum hayattan, Herkes gibi, yarından. Sen mutlusun, ışıltın geceyi deliyor, Söyle bana ey huri, güzelliğin hangi yıldızdan geliyor?
günyüzü görmemiş aşklara... ve sahiplenilemeyen zamana...